Anadolu adının nereden geldiği sorulduğunda şöyle
bir efsane anlatılmaktadır:
Ankara’nın Kızılcahamam ilçesine bağlı Taşlıca
Köyü’nde geçer bu efsane. Taş oluğun önünde güzel
bir çeşme vardır. İşte bu çeşme efsanenin ana
kaynağıdır.
Asırlar önce çeşmenin bulunduğu yerler hayli
ıssızdır. 15. yüzyılda bir Türkmen subayı, ordusu
önünde seferden dönmektedir. Ordusu o kadar yol
katetmiş ama su bulamamıştır. Bitkin haldeki
askerlerin susuzluktan dudakları kavrulmuş,
neredeyse ölmek üzeredirler. Koca ordu nice
zaferler kazanmış, bayrağını yere değdirmemiş, başı
dik ordu neredeyse susuzluğa yenilmek üzere.
Ümitler kaybolmak üzere iken, bir Türkmen kadını
belirir uzaktan. Elinde kocaman bir ayran bakracı.
Önüne çıkan askerlere elindeki tası doldurur verir.
Kimisinin matarasına doldurur. Bütün askerlere
ayran içirir, yine de ayranı bitmez. Kocaman orduda
ayran vermediği asker kalmaz. Matarası dolu olan
askerlere bir daha seslenir;
“Oğlum uzat mataranı doldurayım,” diye.
“Ana doludur,” derse de askerler.
“Ana doludur.”
“Ana doludur.”
Ana dolu, diye cevap veren askerler mataralarında
ayran dolu olduğunu belirtirler.
Böylece günümüzde yaşadığımız bu toprakların adı,
o günden sonra Anadolu olarak anılmaya başlanır.